Prof. Dr. Asaf Varol
Türkiye’de yerel ve yaygın bazda yazılı ve görsel birçok medya kuruluşu bulunmaktadır. Toplumun haber alma haklarını yerine getirmede basına çok büyük görevler düşmektedir. “Dördüncü kuvvet medya” diye de adlandırılan basının gücü o kadar etkili ki, asılsız bir haber yayınlanması sonucu büyük olayların meydana gelmesine neden olabileceği gibi, tam aksine olumsuz olaylara karşı göstereceği yatıştırıcı ve uzlaşmacı yaklaşımıyla, büyük toplumsal olayların çıkmasını da önleyebilir.
Ülkemizde görsel medyanın yaygınlaşmaya başladığı yıl 1991’den sonradır. O dönemdeki basın mevzuatının yetersizliği nedeniyle, yayın yapan birçok radyo ve televizyon şirketi suç unsuru taşıyan yayınlar yapmıştır. 1994 Nisanı’nda 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un devreye girmesi ile yayıncılıktaki başı boşluluk giderilmitşir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki basın ve yayıncılık adına ilkesiz birçok davranış sergilenebilmektedir. Örneğin bir fotoğraf makinesi eline alan ve adam yokluğundan hasbel kader bir köşe kapan tabansız yazarlar, “Güç bende” misali etrafındakilere hakaret edebilmekte, araştırmacı gazeteci özelliklerini özümsemeden sadece kulaktan dolma ya da dedikodu mahiyetindeki duyumlara itibar edebilmekte ve olayı gazete, radyo ya da televizyonda yayımlayabilmektedir.
Haklarında asılsız yazı yayınlanan bireyler ise 5187 sayılı Basın Kanununu bilmedikleri ya da memur oldukları için amirlerinden izin alma zorunluluğu nedeniyle, düzeltme ve cevap hakklarını kullanamamaktadır. Yaptıkları yanlarına kâr kaldığı için yayıncı kuruluş ise, kalemlerini tehdit unsuru olarak kullanabilmektedir.
5187 sayılı Basın Kanunu ve 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun; bireylerin kişilik haklarına tecavüz karşısında önemli cezai hükümler içermektedir. Suçun kesinleşmesi halinde de yüklü tazminat talep edilebilmektedir. Kalemlerini silah gibi tehdit unsuru olarak kullananlara karşı bireyler, savunma haklarını kullanmak için söz konusu bu kanunları dikkatlice okumalarını tavsiye ediyorum.
Üzülerek belirtmek gerekir ki Basın Kanunundan bihaber ve sözüm ona duayen geçinen bazı gazete sahipleri ya da muhabirleri; kalemlerini tehdit amaçlı ya da birilerini hedef olarak gösterebilnmektedirler. Bu gazeteciler sözüm ona ilkeli gazetecilik yaptıklarını zannediyorlar (!). Oysa önce gazetelerinde yazdıkları haberleri dikkatlice okumalarını tavsiye ediyorum. Bazıları Türkçe’yi bilmedikleri gibi, gazetenin tarihini dahi yanlış yazabiliyorlar (!).
Kamuoyu olarak bu guruba giren ve amaçları fesatlık ve de dedikodu yapmayı geçmeyen medya gruplarına karşı düzgün bir duruş sergilememiz gerekir. Gazetelerinde kalemlerini tehdit unsuru olarak kullanmak isteyenlere, yasal yollardan müdahale edebilme cesaretini göstermeliyiz. Kişisel haklarımıza hakaret edenlerin karşısında suskun kalmamalıyız.
Yorum (1)
Lynne| 6 Temmuz 2024
Hello there, just became aware of your blog through Google, and found that it is really informative.
I’m going to watch out for brussels. I will be grateful
if you continue this in future. Many people will be benefited from
your writing. Cheers!