Doğu Anadolu Projesi’nin İletişim Boyutu

Prof. Dr. Asaf Varol
avarol@firat.edu.tr

6-12 EYLÜL 1999 SAYI:233 SAYFA:32

Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından 1988 Yılı’nda GAP Ana Planı yaptırılmıştır. Bu plan çerçevesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yatırımlar devam etmektedir. GAP Ana Planının uygulanmaya konulması, bölgede hızlı bir gelişme sürecini başlatmıştır. Nitekim 1983-1997 yılları arasında yıllık ortalama büyüme hızı Türkiye genelinde %4,9 iken, Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde %7,2 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde cazibe merkezi niteliğinde olan Şanlıurfa; 1987-1997 döneminde tarım, sanayi ve Türkiye genelinde en yüksek GSYİH artış hızına sahip il konumuna gelmiştir.

Ekonomik göstergeler itibariyle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülen hızlı gelişme, Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülmemektedir. Doğu Anadolu Bölgesi; 1983-1997 yılları arasında %2,3’lük yıllık ortalama büyüme hızı ile bölgelerimiz arasında en son sırada yer almaktadır. Bu nedenle Doğu Anadolu Bölgesi’nin gelişmesine hız kazandırmak amacıyla, Bölgede yer alan Ardahan, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van illeri ile Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Bayburt ve Gümüşhane illeri için Doğu Anadolu Projesi Ana Planı yapım çalışmaları 27 Ağustos 1998 tarihinde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından başlatılmıştır.

Bu proje; Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı koordinatörlüğünde, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Atatürk, Fırat, İnönü, Kafkas ve Yüzüncü Yıl Üniversitelerinin oluşturdukları Ortak Girişim tarafından yürütülmektedir. DAP Genel Koordinatörlüğü görevini, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Günay İsbir yürütmektedir.

Doğu Anadolu Projesi’nin (DAP) amaçları

•Bölgenin diğer bölgelere göre geride olan sosyo-ekonomik gelişmesini hızlandıracak politika ve uygulamaları ortaya koymak,
•Sektörel gelişmeleri hızlandırmak üzere tarım, hayvancılık, su ürünleri, kentleşme, eğitim, sağlık, alt yapı ve belediye hizmetleri, konut, çevre, enerji, ulaştırma, haberleşme, küçük ve orta ölçekli işletmelerin geliştirilmesi, turizm, ticaret ve göç politikaları ve ilgili diğer alanlarda sektörel analizler yapmak ve öncelikleri belirlemek,
•Bölgede kırsal ve kentsel gelişmeyi sağlamaya yönelik önemli kamu yatırımlarını belirlemek ve özel kesim yatırımlarını özendirici politika ve uygulamaları ortaya koyarak, bölgesel gelişmeyi kamu, yerel yönetimler, özel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde geliştirmek,
•Bölgesel istihdamın geliştirilmesi açısından önem taşıyan işgücü arz ve talebinin sektörel ve mekansal analizini yapmak, bölgedeki insan kaynaklarının geliştirilmesi konusunda sektörel yeni projeler önermek,
•Bölgedeki ve/veya bölge dışındaki girişimcilere (yabancı sermaye yatırımları dahil) yatırım alanlarının belirlenmesi, yatırım projelerinin hazırlanması, uygulanması, işletme yöntemi, teknoloji, finansman, pazarlama imkanlarının geliştirilmesi ve nitelikli eleman temini konularında somut öneriler geliştirmek,
•Seçilmiş yatırım konularında mevcut potansiyelin değerlendirilmesi ve yatırımcılara yön göstermek amacıyla değişik konularda fizibilite raporları hazırlamak,
•Sonuç olarak orta ve uzun dönemde bölgenin sosyo-ekonomik seviyesini Türkiye ortalamasına ulaştırmaktır.
Türkiye’de haberleşme

Son yıllarda Türkiye’de haberleşme alanında önemli gelişmeler olmuştur. Telekomünikasyon hizmetlerinin yaygınlaştırılmasında büyük kolaylık ve fayda sağlayan TÜRKSAT1-B isimli ilk Türk uydusu 10 Ekim 1994 tarihinde hizmete girmiştir. Telekomünikasyon alanında devlet tekeli devam etmektedir. Telekomünikasyon sektörünün serbestleşmesi ve kısmen özelleştirilmesine olanak sağlayan yasalar yeniden düzenlenmiş ve bununla ilgili olarak gerekli çalışmalara Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca sürdürülmektedir.

Ses, görüntü, data ve faks gibi temel servislerin sayısal bir ortamda birleştirilip iletilmesinin sağlandığı hizmet olan ISDN hizmeti, 23 Şubat 1998 tarihinden itibaren 8 ilde hizmete girmiş olup, ISDN PRI (çoklu erişim) abone sayısının 1998 yılı sonunda 480, 1999 yılı sonunda ise 2.000 olacağı tahmin edilmektedir. ISDN BRI (temel erişim) abone sayısının da 1998 sonunda 50, 1999 yılı sonunda ise 3.000 olacağı tahmin edilmektedir.

DAP bölgesindeki illerde haberleşme ve bilgi teknolojileri

Türkiye geneli ile karşılaştırıldığında, DAP Bölgesi telefon abone yoğunluğu sıralamasında yüzde 12,4 ile sonlardadır. En fazla abone yoğunluğu yüzde 34,8 ile Marmara Bölgesi’ndedir. Yine mobil telefon abonesi yoğunluğu açısından DAP Bölgesi yüzde 0,44 ile en son, Marmara ise yüzde 3,50 ile ilk sıradadır. Diğer taraftan kırsal alan telefon irtibatları sıralamasında, DAP Bölgesi Karadeniz Bölgesi’nden sonra ikincidir.

1997 yıl sonu itibariyle DAP bölgesinde 1 Milyon hatta ulaşan telefon santral kapasitesinin illere göre dağılımında yüzde 15 ile Malatya ilk sırada yer alırken, yüzde 1,9 ile Bayburt sonuncudur. Diğer taraftan telefon abone yoğunluğu açısından DAP Bölgesi yüzde 12,4’a ulaşmış ve bölge illerinde telefonlaşma yüzdesi, en yüksek yüzde 20,70 ile Elazığ ilindedir. Buna karşılık, Van ili telefon bekleyenler sıralamasında 7.327 bekleyeni ile ilk sıradadır. Iğdır ve Tunceli illerinde ise telefon bekleyen yoktur.

DAP Bölgesi’nin şehir içi dağıtım şebekesine bakıldığında 3 bin kilometrenin üzerinde fiber optik hat döşeli olup, iller bazında 500 kilometreye yakın fiber optik hattı ile Elazığ ön plandadır. Bölgede mobil telefon abone yoğunluğuna göre, yüzde 0,88 ile Erzincan ili ilk sıraya yükselmiştir. Ayrıca bölgede en çok TURPAK abonesi bulunan il, 83 abone ile Erzurum ilidir.

DAP Bölgesi gerek meteorolojik ve gerekse coğrafi şartlarından ötürü Türkiye’nin iletişim yönünden en güç alanına sahiptir. Türk Telekom, coğrafi konumu nedeniyle kablo ile ulaşılamayan DAP Bölgesi’nin dağlık ve ulaşımı zor olan bölgelerinde IBS (Intelsat Business Service) yer istasyonları ile telefon şebekesi irtibatını sağlamaya çalışmaktadır.

Haberleşme teknolojileri ekonomik ve toplumsal etkileri sebebi ile nerede ise bütün dünyada kritik bir yatırım alanı olarak görülmekte ve yaygın olarak kullanılması devletler arasında teşvik edilmektedir. Telekomünikasyon alanında iyi bir tüketici olmanın ekonomiye getireceği katkının yanı sıra, bu alanda böylesine büyük ve hızla büyümeye devam eden bir pazar vardır. Dolayısıyla dünya çapında güçlü bir ekonomiye sahip olmak isteyen ulusların bu pazarda üretici olarak yer almaya çalışacakları açıktır.

Sayısal veri şebekesi kapsamında başlangıçta Lefkoşa dahil 58 il merkezine 197 adet, toplam 3.000 port kapasiteli “Newbridge” TDM nodu kurulacaktır. Daha sonraki aşamalarda ise gelecek abone talepleri doğrultusunda söz konusu TDM (Time Divison Multiplexer) şebekesinin DAP illerini de kapsayacak şekilde genişlemesi planlanmıştır. 1998 yılının ikinci yarısında hizmete verilmesi planlanan sayısal veri şebekesinin 1. ve 2. faz montajları Ekim 1998’de tamamlanmış olup söz konusu şebekeden kamu kuruluşlarının yanı sıra bankalar, basın kuruluşları, servis sağlayıcılar gibi özel kuruluşların da yararlanması beklenmektedir. İlk aşamada sayısal veri şebekesi kapsamında TDM nodlarının kurulacağı 58 il merkezi arasında bulunan DAP illeri; Elazığ, Erzincan, Erzurum, Kars, Malatya ve Van’dır.

İletişim alanında yaşanan tüm olumlu gelişmelere karşın ülkemize özgü doğa koşullarından dolayı, özellikle DAP Bölgesi’nde haberleşme hizmetlerinin götürülemediği köy ve mezra gibi küçük yerleşim birimleri bulunmamaktadır. Normal şebekeler ile ulaşılamayan bu tür yöreler için Türk Telekom yeni alternatifler geliştirmektedir. Kendi uydusuna sahip olmanın avantajını kullanarak santrali bulunmayan köy ve mezra gibi küçük yerleşim birimlerindeki abonelere kaliteli ve güvenli bir haberleşme hizmeti sağlamak amacı ile TÜRKSAT uyduları üzerinden santralsiz doğrudan telefon olanağı ya da ilçe/köy gibi küçük tip santralleri bulunan yerleşim birimlerine de uydu üzerinden PSTN şebekesine geçiş imkanı sağlayacak uydu yer sistemleri (TES) projesini hayata geçiren Türk Telekom proje kapsamında ihaleyi kazanan Hughes Network Systems firması ile 15.10.96 tarihinde 1 adet şebeke kontrol ve 4 adet Gateway uydu yer istasyonu ile 25 adet tip-2 TES terminali ve 15 adet tip-1 TES terminali satın alınması amacı ile bir sözleşme imzalanmıştır. Ülkemiz için hazırlanan TR-TES projesi kapsamında bütün şebekenin kontrolü Ankara Gölbaşı uydu haberleşme merkezi müdürlüğünde kurulu bulunan yedekli şebeke kontrol ve monitör merkezi tarafından gerçekleştirilmektedir. DAP Bölgesi’ndeki üniversitelerinin Ulaknet üzerinden sağlanan Internet alt yapısı Tablo 1’de verilmiştir.

Devam eden, programlanan ve planlama aşamasında olan yatırımlar/projeler

•ATM Genişbant Birleşik Servisler Sayısal Şebekesini (BISDN–Broadband Integrated Services Digital Network) gerçekleştirmek için uluslar arası standartlar kuruluşu ITU-T tarafından seçilen teknolojidir. Bu teknoloji modern telekomünikasyonun önemli ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde geliştirilmektedir. Türk Telekom veri haberleşmesi ve internet hizmeti sağlayacak ATM alt yapısının kurulması için planlama çalışmalarına devam etmektedir.
•Kullanıcıların, yüksek hız gerektiren, gecikmeye hassas uygulamalar için olan ihtiyaç ve taleplerini karşılayabilmek için TURPAK şebekesinin yenileştirilmesi, diğer bir deyişle temel bilgi alt yapısı kimliğinin zenginleştirilerek bilgi otoyolu kimliğine dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu amaçla, TURPAK şebekesinin ana çatısının yüksek hızlı frame/cell anahtarlama temelli bir yapıya dönüştürülmesi planlanmaktadır.
•TURPAK şebekesi üzerinden verilmesi planlanan diğer bir servis ise bankamatik ve kredi kartı doğrulanması uygulamalarında kullanılabilecek olan T3POS servisidir. Bu servis sayesinde banka kartlarının çevirimiçi olarak anında ve hatasız olarak sorgulanması sağlanacaktır. T3POS servisinin bankacılık uygulamaları yanı sıra, kullanılması düşünülen ve hatta uygulanabilirliği saptanan otomatik bilet makineleri, alarm servisleri ve sosyal güvenlik uygulamaları gibi alanları da kapsamaktadır.
•Frame–Relay Servisi, TURPAK şebekesi üzerinde planlanan başka bir servis olup BISDN içerisinde standartlaşmış bir veri servisi olma yolundadır. Ses, veri, görüntü gibi her türlü trafiğin koordinasyonu ile mevcut iletişim ortamlarının en verimli bir biçimde taşındığı geleceğin çoklu ortam ATM şebekeleri ile tamamen uyumlu bir servistir. Frame–Relay servisinden yaralanacak tipik uygulamalar olarak; anlık trafik motifine sahip ve düzensiz biçimde yüksek bant genişliğine gereksinim duyan yerel iletişim ağları (LAN) bağlantıları, ana bilgisayarlar arası veri tabanı koordinasyonu, video konferans gibi uygulamalar sayılabilir. Frame-Relay ülkemizde artmakta olan LAN’lar arası bağlantı gereksinimlerine, sanal bağlantılar ve anahtarlama özelliklerini kullanarak zaman ve maliyete etkin bir biçimde cevap verebilir.
•TURNET servisi, İnternet dünyasındaki gelişmelere paralel bir biçimde teknolojik olarak kaliteli bir alt yapı servisi vermeyi amaç edinmiş olup, iletişim alanındaki tüm gelişmelerin TURNET’e de uyarlanmasını sağlayacak, frame-relay ve ATM gibi teknolojilerin entegrasyonu planlanmaktadır.

SONUÇ

Tüm dünyada hızlı bir ivme ile gelişen adeta bir bilgi devrimi sayılabilecek internetin DAP Bölgesi’nde benimsenip yaygınlaşması devam etmektedir. Özellikle servis sağlayıcı sorunları yaşanmaktadır. Bölgede bilgi toplumunun alt yapısını oluşturacak olan elektronik ticaret ile ilgili teknik altyapı konusunda gerekli düzenlemeleri yapmak ve yönlendirmek; ayrıca, bilgi ağına erişimi yaygınlaştıracak olan doğru teknolojiler ivedi olarak desteklenmelidir.

Bölgenin coğrafi yapısının ve yerleşim alanlarının düzensiz dağılması sonucu ortaya çıkan birtakım olumsuzluklar; haberleşme teknolojisinin getirdiği çağdaş hizmet imkanlarıyla aşılabilir. Böylece telekomünikasyon sisteminin DAP Bölgesi’ndeki vatandaşlara sağladığı yararlar artacaktır. Sağlık ve eğitim alanında en ücra bölgelere dahi hizmet götürülebilecektir. Haberleşme sistemi DAP ekonomisinin en önemli alt yapısını oluşturacaktır.

Telekomünikasyon teknolojileri ulusal haberleşme alt yapısı yoluyla topluma ve ekonomik faaliyet gösteren sektörlere yayılmadıkça; ekonomik ve toplumsal hedeflere ulaşmak kolay olmayacaktır. Bir başka deyişle, haberleşme politikaları bölgenin toplumsal ve ekonomik hedeflerini gerçekleştirmeye yardımcı olmalıdır. Haberleşme politikası bölgenin elektronik/enformatik sanayilerinin üretimdeki yerel katkı oranını optimum bir şekilde yükseltmeyi ve yeni iş alanları açmayı hedeflemelidir.

Özellikle kırsal alanlarda oturan ve eğitimleri için full-time vakit ayıramayan DAP Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlar için telekomünikasyon sistemi çok çeşitli imkanlar sağlamalıdır. Eğitim amaçlı uydular ve TV yardımı ile sürekli eğitim programları verilebilir. Ayrıca bölgesel TV ve Telekomünikasyon sistemleri ile eğitim programları evlere ulaştırılabilir.

TURPAK, Dial-up, TURNET ve TTNet Bölgede veri iletişiminde güçlü alt yapı ve hızlı erişim ağları ile bölge 21. yüzyıla hazırlanmalıdır. Çağdaş telekomünikasyonun alt yapısını oluşturan fiber optik kablo şebekesi mevcut haliyle yetersizdir. Kesintisiz mobil haberleşmede NMT’nin kapasitesi artırılmalıdır.

Ulusal bir DTTV ve DAB uygulaması mevcut UHF/VHF/FM’deki frekans problemlerinin tamamını ortadan kaldıracaktır. RTÜK’ün analog frekans planından sonra Dijital Frekans Planını da bir an önce çıkarıp Türkiye Frekans Arazisini gelişen teknolojiye hazır hale getirmelidir.

YAZIYI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Fırat Televizyonu’nun Kuruluşunun Kısa Öyküsü

17-23 AĞUSTOS 1998 SAYI:180 SAYFA:14
FIRAT Televizyonu’nun kurulma çalışmaları, Fırat Üniversitesi Araştırma Fonu’na 25.03.1991 tarihinde sunduğum ve “Uydu Anteninin Mikrobilgisayarla Yönlendirilmesi ve Yayın Aktarımı” başlığını taşıyan proje ile başlatılmıştır. Bu proje çalışmasını amacı, uydu yayınlarını alabilmek için kullanacağımız çanağın hareketlerinin bilgisayarla kontrolünü yapmak ve aldığımız yayınları bir verici üzerinden Elazığ halkına aktarmaktı. Bu amaçla 1 W gücünde kendimiz bir verici imal ettik. Kendi imalatımız verici için kullandığımız anten; televizyonlarda VHF yayınlarını almaya elverişli kullanılmış bir antendi. Vericimiz, VHF 11 kanalına ayarlanmıştı. Küçük kapasitedeki bir verici ile ancak Elazığ şehrinin bir bölümüne yayın yapabilmekteydik. O zamanlar henüz FIRAT TV yayınlarını başlatmadığımız için, mevcut bir uydu yayını Elazığ halkına aktarmak fikrini benimsedik. Tabi vereceğimiz bu yayının ses getirmesini de istiyorduk. Sonuçta CNN yayınlarını Elazığ halkına seyrettirmeyi uygun gördük.O dönemlerde Elazığ’da sadece TRT’nin yayınları izlenebilmekteydi. Ayrıca hiç kimsede çanak-receiver (alıcı) -LNB de yoktu. Ancak Elazığ Belediyesi, Star 1 yayınlarını Elazığ’a seyrettirebilmek amacıyla çalışmalarını yeni başlatmıştı ki, Üniversite olarak bizlerin CNN yayınlarını seyrettirmemiz, büyük olay yaratmıştı. Özellikle Üniversite çevresinden çok olumlu destek aldık. Çünkü dünyanın en büyük haber kanalı Elazığ’da da seyrediliyordu. Hocalarımız, televizyondan İngilizce haber dinleme lüksüne kavuşmuşlardı.

Bu olumlu gelişmeyi görünce, Elazığ halkına diğer yayınları seyrettirmeyi de planladık. Bu amaçla güçleri 5 W civarında olan birkaç verici satın aldık ve Haziran 1992 Ayı’nda Elazığ halkına Deutsche Welle, TV5, RAIUNO, RAIDUE yayınlarını da seyrettirdik.

Bu yayınların tahminimizden çok fazla ilgi görmesi üzerine, Üniversite olarak da kendi yayınlarımızı vermeyi düşündük. Ancak elimizde hiç bir aletimiz yoktu. Çünkü en azından bir-iki kamera, video, radyo vb. aletlere ihtiyacımız olacaktı. Çözüm olarak evlerimizdeki aletleri (kamera , video, radyo vs.) okula getirerek, deneme yayınlarını Temmuz 92’de başlattık.

İlk yayınlarımızda hazır kasetleri kullanıyorduk. Bu arada FIRAT TV’nin alt yapısını oluşturacak cihazların alımını da iki kanaldan sağlamaya çalışıyorduk. Fırat Üniversitesi Araştırma Fonu’na sunduğum proje ile bazı temel cihazları alabilmiştik. Ancak asıl kaynak, Teknik Eğitim Fakültesi Döner Sermayesi’nden sağlanan maddi destek idi. Elektronik-Bilgisayar Eğitimi Bölümü olarak Elazığ halkına bilgisayar kursları, bilgisayar montajı, bakımı ve program yazma şeklinde yaptığımız hizmetlerden sağlanan gelirlerin önemli bir bölümünü, FIRAT TV’nin gelişmesine harcadık.

FIRAT Televizyon yayınlarını resmi olarak başlattığımız tarih, 2 Ekim 1992‘dir. Yani 1992/93 Eğitim-Öğretimin açılışının yapıldığı gün, FIRAT TV; mesai günlerinde her gün 1 saat yayın yapmak üzere başlatılmıştır. Çok iptidai şartlar altında, ancak özverili çalışan birkaç elemanla yayınları başarı ile sürdürüyorduk.

Rektörümüz Prof. Dr. Eyüp G. İSBİR; FIRAT TV’nin gelişmesi için her türlü desteğini bizlere vermiştir. İstediğimiz malzemeleri almak için azami gayret göstermiştir. Bu vesile ile benim için çok büyük bir anlam taşıyan bir olayı burada aktarmak istiyorum. Yayınlarımız aksatılmaksızın süründürülüyordu. Ancak cihaz imkanlarımız çok kısıtlı idi. Rektörümüz Prof. Dr. Eyüp G. İsbir’e çok acil olarak 1 video oynatıcı ve 37 ekran bir televizyona acil ihtiyacımız olduğunu belirttim. Ancak ilgili ödeme fasılları araştırdığımı ve hiç paranın kalmadığını söyledim. “Bana bir iki gün müsaade et, inşallah bir çözüm bulurum” dedi. Üç gün sonra Rektörümüz; istediğim bu cihazları bana gönderdiğinde şaşırmıştım, bu alımları hangi kaynaktan yaptı diye? Araştırdığımda, Rektörümüzün bu cihazları bizzat kendi imkanları ile satın aldığını ve bize hibe ettiğini duyduğumda, gelişmeye inanmışlığın ne fadekarlıkları beraberinde getirdiğini çok daha iyi anlamıştım. O dönemler bu durumu duyurmak istediğimde, bana izin vermemişti. Ancak aradan tam 6 yıl geçtiği için, artık bu olayı açıklamanın zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.

FIRAT TV her geçen gün daha da gelişmektedir. Bu amaçla televizyon kulesi inşaatı ile çok modern bir stüdyo binası yapılmıştır. Dünya Bankası’ndan Teknik Eğitim Fakültesi’ne gelen ve televizyon yayıncılığında kullanılabilecek tüm cihazlar, FIRAT TV’ye aktarılmıştır. Bugün mahalli düzeyde yayın yapan televizyonlar içerisinde, en mükemmel donanımlara sahip televizyonlar arasında, FIRAT TV’de yer almaktadır.

Günümüz fiyatlarıyla Fırat Televizyonu’nun sahip olduğu stüdyo, verici kulesi, vericiler, yayın aktarımında kullanılan tüm donanım maliyetleri, yaklaşık 800 milyar civarındadır. Fırat Televizyonu akşamları her gün 7 saat süre ile eğitim, kültür, spor, güncel konular, bölge haberleri ve benzeri programları halka ulaştıran ve Elazığ’ın ilk mahalli televizyonu kimliğini taşıyan bir birimdir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 22.08.1997 tarihli ve 22354 sayılı yazısı üzerine, 28.03.1997 tarihli ve 2809 sayılı kanunun ek 30’uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 09.09.1997 tarihinde Fırat Üniversitesi bünyesinde İletişim Fakültesi kurulmasına karar verilmiştir. Bu karar 11.09.1997 gün ve 23115 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Fırat Üniversitesi’nde İletişim Fakültesi’nin kurulmasının sebebi, Fırat Televizyonu’dur.

Fırat Üniversitesi; 24-26 Eylül 1997 tarihleri arasında Fırat Televizyonu Stüdyosunda “Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve Asya Pasifik Ülkeleri, Uluslararası Eğitim Sempozyumunu” gerçekleştirerek; uydu aracılığı ile Türkiye, Avrupa, Türk Cumhuriyetleri ve Asya Pasifik ülkelerine uzaktan eğitim vermek üzere çalışmalarını başlatmıştır. İlk uzaktan eğitim çalışmalarını 1992’de Fırat TV ile başlatan Üniversitemiz, yakın gelecekte uzaktan eğitimin tüm imkanlarını kullanarak diplomaya yönelik eğitim vermeyi hedeflemektedir.

İletişim Fakültesi öğrenci alımına başladığında, Fırat Televizyonu; İletişim Fakültesi ve Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik-Bilgisayar Eğitimi Bölümü bünyesinde çalışmalarını yeni ufuklara yönlendirecektir. Yeni ufukların ayak sesleri şimdiden duyuluyor gibi… Özbekistan ile uzaktan eğitim için ön hazırlık çalışmaları başlatıldı bile… Fırat Üniversitesi yeni ufuklara hızla ilerlerken, üniversitelerimizin kitlelere televizyon yayının yapmasını, (dolayısıyla uzaktan eğitim verilmesini engelleyen), mevcut yasadaki (3984) çelişkilerin kısa sürede değiştirileceği ümidiyle…

YAZIYI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Ankara Radyo Televizyon Teknik Lisesi Müdürlüğünün Çabaları

22-28 HAZİRAN 1998 SAYI:172 SAYFA:10

Dünya standartlarına uygun görsel ve işitsel nitelikli ürünlerin iyi bir teknik alt yapı yanında, bilgi ve beceri yönü ile yetişmiş teknik kadro ile gerçekleşeceği bilinmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü; bu alanda teknisyen açığını kapatmak için Endüstriyel Teknik Öğretim okulları içerisinde radyo televizyon haberleşmesi ile ilgili olarak ülkemiz basının ihtiyaç duyduğu elektronik haberleşme yöntem ve tekniklerini bilen, cihaz ve aletlerini kullanan, radyo ve televizyon programlarının yapım ve yönetiminde gerekli temel yeterliğe sahip becerikli teknik insan gücünü yetiştirmeyi amaçlamıştır.

Ortaokuldan sonra ilk yılı hazırlık sınıfı (Japonca-İngilizce) olmak üzere toplam 5 yıllık lise dengi bir okul, Türkiye’de ilk defa medyaya yönelik olarak Ankara Yenimahalle’de açılmıştır. Ankara’da öğretmenevi bitişiğinde adı Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi olan bu okulumuzun Müdürü Mustafa Kökçü bir süreden beri okuldaki imkanlarını bana göstermek için beni arıyordu. Kendi öğrencilerinin geleceğini ilgilendiren bir konuda benimle görüşme arzusunu yerine getirmek için, Haziran 98 Ayı’nda bu okulu ziyaret ettim.

Okulun vermiş olduğu eğitimin konusu, okulun adından hemen anlaşılıyor. Bu lisemizden mezun olan bir öğrenci, radyo ve televizyon yayıncılığı konusunda teknisyen olabilmektedir. 1991 Yılı’nda özel radyo ve televizyon şirketlerinin devreye girmesi ile bu okula gösterilen ilgi daha da artmış görünüyor.

Radyo ve televizyon yayın tekniklerinin öğretildiği stüdyo ve laboratuarların bulunduğu bu okulun öğrenci sayısı 650 civarında. Stüdyo denilince, tam teşekküllü bir mekan düşünmek şu haliyle elbette ki mümkün değil! Ama hazır büyük yeni bir bina, Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi’ne tahsis edilmiş durumda. Gelecek yıl yeni binada eğitim verilmesi planlanmaktadır. Öğrenciler, öğretmenlerinin denetiminde radyo ve televizyon programları hazırlıyorlar. FM 101,2 frekansından zaman zaman radyo yayınları da yapmaktadırlar. Okulun faaliyetleri ile ilgili broşürler, hatta okulu tanıtıcı güzel bir videokaset dahi hazırlamışlar.

Bu okul ilk mezunlarını 1996-1997 öğretim yılında vermiş ve üniversiteyi kazanan öğrencilerin başarısı %60’ın üzerinde olmuştur. Ancak bu okuldan mezun olan öğrencilerin alanlarının devamı Teknik Eğitim Fakültelerinde olmadığı için, diğer mesleki okul öğrencilerinin yararlandığı haklardan yararlanamadıklarını belirten okul müdürü, Teknik Eğitim Fakültelerinin bünyesinde Radyo ve Televizyon Öğretmenliği bölümünün açılmasını arzuluyor.
Teknik Eğitim Fakülteleri, Teknik ve Endüstri Meslek Liselerine öğretmen yetiştiren kurumlarımız. Bu kurumlar içerinde doğrudan Radyo ve Televizyon Öğretmenliği Bölümü bulunmamaktadır. Oysa bu alanda eğitim veren lise olduğu gibi, bundan böyle daha fazla sayıda bu tür liselerin açılacağını düşünüyorum. Çünkü bu alanda bir potansiyel mevcut durumda. Özel radyo ve televizyon şirketlerinin sayıları ve bunların oluşturdukları yeni iş alanları göz önüne alındığında, bu alanda eleman ihtiyacının fazla olacağı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Gelelim bu okul mezunlarının durumuna. Bilindiği üzere teknik ve endüstri meslek lisesi mezunları, kendi alanlarında eğitim veren bir yüksek öğretim kurumunu tercih ettiklerinde, puanları arttırılarak hesaplanmaktadır. İki yıllık Meslek Yüksek Okullarının ilgili programlarını tercih ettiklerinde, bu okulun mezunlarının da puanlarının arttırıldığı ÖSYM kılavuzunda yer almaktadır. Ancak bu okulun mezunlarının arzuları arasında, bu alanda öğretmen olma istekleri bulunmaktadır. Bu istekleri kanımca yerindedir. Çünkü diğer teknik ve endüstri meslek lisesi mezunlarının puanları arttırılarak gidebilecekleri yüksek öğretim kurumları zaten mevcuttur.

Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi mezunları, bu alanda öğretmenlik yapmak istiyorlarsa, kendileriyle ilgili en uygun öğretmenlik bölümü, Teknik Eğitim Fakülteleri içerisinde yer alan Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi bölümleridir. Çünkü bu programlar içerinde Telekomünikasyon anabilim dalı yer almakta ve bu bölümün dersleri arasında radyo, televizyon, uzaktan eğitim vb. dersler verilmektedir. Bu teknik liseden mezun olan öğrencilerin sıkıntıları, Teknik Eğitim Fakülteleri bünyesindeki Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümünü tercih ettiklerinde puanlarının arttırılmamasıdır. ÖSYM bu haksız konuda bir çalışma yapmak durumundadır. Bu konuda Bt/Haber Gazetesi’nin 130 sayılı nüshasında “”ÖYS’de meslek liseleri mezunlarına ek puan verilmesi ve çelişkiler” başlığını taşıyan bir yazıyı “HEDEF” isimli köşede yayınlamıştım.

Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi’nin ders müfredatlarını inceledim. Teknik dersler yanında doğrudan İletişim Fakültelerini ilgilendiren dersler de verilmektedir. Yani bu okuldan mezun bir öğrenci, hem sosyal hem de teknik dersler almaktadır. Ders müfredatlarında gelişen teknolojiye paralel olarak değişiklikler yapılması da gerekmektedir.

Sözü geçen teknik liseler için öğretmen yetiştirilmesi şarttır. Radyo ve Televizyon Öğretmenliği bölümlerinin açılabileceği Fakülteler de Teknik Eğitim Fakülteleridir. Teknik Eğitim Fakülteleri içerisinde özellikle Fırat Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi bünyesinde kurulmuş olan ve 1992’den beri televizyon yayınlarını sürdüren FIRAT TV; birçok mahalli televizyonda bulunmayan stüdyo, teknik donanım ve elemana sahiptir. Kanımca Radyo Televizyon Öğretmenliği Bölümü’nün en rahat kurulabileceği Üniversite Fırat’tır.

Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi Müdürünün bu çabalarını yerinde buluyor ve kendisini, bu azimli mücadeleyi sürdürdüğü için kutluyorum. Öğrencilerinin geleceğini düşünerek, faydalı ve doğru işler yapmak istiyor. Bu Müdürümüzü desteklememiz gerekir diye düşünüyorum. O nedenle Teknik Eğitim Fakülteleri bünyesinde Radyo Televizyon Öğretmenliği Bölümlerinin açılabilmesi, ayrıca mevcut durum içerisinde Radyo Televizyon Anadolu Teknik Lisesi mezunları, Teknik Eğitim Fakülteleri Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümünü tercih ettiklerinde; puanlarının arttırılması gerektiğine inanıyor ve ilgili tüm birimleri yardımcı olmaya davet ediyorum.

YAZIYI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Anadolu Medyasında Gelişim Çizgisi

11-17 MAYIS 1998 SAYI: 166 SAYFA: 9

24 Nisan 1998 günü Fırat Havzası Gazetecileri Cemiyeti Başkanlığı ile Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Dekanlığı’nın ortak organizasyonu sonucunda, Elazığ’da “Anadolu Medyasında Gelişim Çizgisi” başlığını taşıyan bir panel yapıldı. Bu panelin amacı; Anadolu’da bulunan görsel ve yazılı basının sorunlarının tartışılması ve çözüm önerilerinin üretilmesi idi.

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ertan Oktay, öğretim üyeleri Prof. Dr. Eyüp Sanay, Prof. Dr. Naci Bostancı ve Basın-Yayın Genel Müdür Yardımcısı Nuray Altan’ın katılımıyla bu panel gerçekleşti. Anadolu basınının başlıca sorunlarının ele alındığı bu panelde, özellikle radyo, televizyon ve yazılı basında çalışanların bir bölümünün hizmet içi eğitim görmelerine ihtiyaç olduğu vurgulandı. Türkiye’de 1991 Yılı ile birlikte özel radyo ve televizyon şirketlerinin çoğalması sonucunda, bu alanda eğitim görmemiş birçok elemanın bu sektörde çalışmaya başladığı, insan hak ve hürriyetine olan saygının ortadan kalktığı, verilen haberin doğruluğu onaylanmadan, kişilerin aleyhine yazılar yazılabildiği konuları üzerinde duruldu.

Kuruculuğunu yaptığım ve 1992’den beri aralıksız her gün yayın yapan tek üniversite televizyonu kimliğine sahip Fırat Televizyonu’nun Genel Koordinatörü olarak bu konuda siz değerli okuyucularıma bazı görüşlerimi sunmak istiyorum.

Özel radyo ve televizyon şirketlerinin çoğalması, Türkiye’de görsel ve yazılı basın anlayışında önemli bir değişime neden olmuştur. Mahalli televizyonlar, bulundukları kentin gözü-kulağı durumuna gelmiştir. Bunlar güzel gelişmeler. Ancak sorumsuz bazı kişilerin, haber yapıyorum diye ve de Türkiye’de örneğin Uğur Dündar’ı, Savaş Ay’ı taklit etme sevdaları yüzünden sorumsuzca görsel basında haber programlar yaptıkları görülmektedir. Tabi bunun sonucunda da son yıllarda mahkemelerde birçok tekzip ve tazminat davaları açılmaktadır.

Eline bir fotoğraf makinesi veya kamera alan ”Ben basınım” deyip sorumsuzca davranabiliyor. Bir çoğunun zaten basın kartı yok. Mahalli bir televizyonda adam yokluğundan bir köşe kapıp, program yapanların bir kısmının hali perişan. Doğru dürüst Türkçe konuşamayan, iki kelimeyi bir araya getiremeyen, bozuk ve argo Türkçe’si ile ahkam kesen birçok programcıya rastlamak mümkün. Mahalli televizyonların özellikle de spor programlarını sunan bazı program yapımcıları ise daha da ilginç davranışlar içerisine girebiliyorlar. Ulusal büyük televizyonların spor programlarının yorumcularını taklit etmeye çalışıyorlar. O esnada o kişi, hem antrenör, hem teknik menajer, hem klüp başkanı, hem yönetim kurulu başkanı gibi kendini görebiliyor. Canlı yayın bağlantısıyla programa aldıkları konuklarıyla sert ve seviyesiz tartışmalara girebiliyorlar. Tabi yaptıkları programları yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Bir de Gazeteciler Cemiyetini ele geçirmişlerse, “Başarılı Gazeteci Ödül Törenleri” yaparak, bol bol plaket dağıtıyorlar. Kendilerine de plaket almayı ihmal etmiyorlar.

Kanımca özel radyo, televizyon gibi görsel basın yanında, yazılı basında çalışan ve adam yokluğundan kendini “Basın mensubuyum” sanan birçok personeli hizmetiçi eğitimlerden geçirerek, belirli bir basın kültürü seviyesine çıkartmak zorundayız. Basın yasamız ise, günün ihtiyacına cevap veremez durumda. Mahkeme ile tekzip kararı alınıyor, ancak ilgili gazete tekzibi yayınlamayıp, çok düşük seviyelerde kalan cezasını ödemeye razı oluyor. Haksız yere aleyhine yazı çıkan vatandaşımız ise, tekzip yayınlansa bile kimilerinin kafalarında soru işareti bırakmaya devam ediyor. Kaldı ki eğer sade vatandaş, bu tür bir muameleye önceden maruz kalmamışsa, tekzip nasıl olur, usulü nedir bilmiyorsa, tekzibi yayınlatmak istediğinde, dava açma süresinin geçtiğini fark edince de iş işten geçmiş oluyor. Enformasyon teknolojisindeki modern ve hızlı gelişmeye ayak uydurmak için, kendini basın mensubu zanneden bazı elemanlarının da iyi bir hizmetiçi eğitimden geçirilmesi gerekir düşüncesindeyim. Bu işin sorumluluğunu da İletişim Fakülteleri ile diğer ilgili kuruluşlar üstlenmelidir.

YAZIYI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ