İLETİŞİM FAKÜLTELERİ RADYO VE TELEVİZYON YAYINLARI YAPABİLMELİ
İletişim teknolojisinde çok hızlı bir değişim söz konusudur. Artık dünyanın bir noktasındaki olayı; televizyon, radyo, internet gibi modern iletişim araçları sayesinde çok kısa süre içerisinde öğrenmek mümkün olabiliyor. İletişim teknolojileri içerisinde televizyonun önemi çok fazla. 1991 yılı öncesinde Türkiye’de televizyon denildiğinde sadece akla TRT geliyordu. O dönemler TRT’nin zaman zaman sansür içeren programlarını izlemek ve onunla yetinmek zorundaydık.
Aradan geçen 6 yıl süresi içerisinde Türkiye’de özel radyo ve televizyon şirketlerinin sayılarının çok fazla artış göstermesi, görüntü dünyamıza yeni bir renk katmıştır. Özel radyo ve televizyon şirketlerinin seyircilerine daha kaliteli, güncel, ilgi çekici programlar sunmak için kıyasıya mücadele vermeleri, olumlu bir gelişmedir. Rekabetin olduğu yerde kalite kendiliğinden gelir. Günümüz TRT’si bile eski yıllara oranla yayın çizgisini önemli bir derecede değiştirmek zorunda kalmadı mı?
Özel televizyon şirketlerini ele aldığımızda, başlangıçta oldukça sınırlı ve muhafazakar çizgide programlar yapmaya özen gösteren bazı televizyon kanalları, bugün için çok değişik bir yapı sergileyebilmektedir. Bu televizyon kanalları başlangıçta sergiledikleri yayın politikalarını devam ettirdikleri takdirde, izleyici sayılarının çok düşeceğini farketmiş ve gereken tedbirleri zamanında almışlardır.
Çok seslilik genelde fayda sağlar. Özel televizyonların sayısının artmasıyla, artık çok daha kaliteli programları seyretme imkanına kavuştuk. Özel radyo ve televizyon şirketlerine 3984 sayılı kanun ile kısmen de olsa bir düzen getirilebildi. Ancak kanunda birçok eksikliklerin bulunması, bazı sıkıntılara da neden olabilmektedir.
Görsel basındaki bu hızlı gelişme sayesinde, iletişim fakültesi mezunlarına önemli bir iş alanı doğmuştur. Birkaç yıl öncesine kadar bu fakülte mezunları; iş bulmakta oldukça zorluk çekerken, bu dönemde kısmen de olsa önemli sayılabilecek bir rahatlama içerisine girdiler. Özel radyo ve televizyon şirketleri, bu fakültelerin ÖSYM tercih sıralamasında üst sıralara tırmanmasına neden olmuştur.
Bu olumlu gelişmelere destek sağlaması amacıyla 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun çıkarılırken, kasti mi yapıldı bilemiyorum ama, İletişim Fakülteleri’ne de büyük darbe vuruldu. Çünkü medyaya eleman yetiştiren iletişim fakültelerinin radyo ve televizyon yayını yapmaları, 3984 sayılı yasa ile engellenmişti. “Televizyon uygulaması yapacaklarsa, kapalı devre yapsınlar!” zihniyetini anlamak mümkün değildir. Bu fakülteler mahalli, hatta ulusal veya uluslararası düzeyde radyo ve televizyon yayını yapabiliyorlarsa, bunu engellemenin anlamı var mı? Bilakis bu tür faaliyetlere yönelen eğitim kurumlarına destek çıkılarak, mezunlarının daha iyi eğitilmeleri sağlanmalıdır. Öğrencilik sıralarında kapalı devre televizyon sistemi ile yetişen bir iletişim fakültesi mezunu, ulusal düzeyde yayın yapan bir televizyon kurumunda çalışmaya başladığında, bir bocalama devresi geçirmesi niçin ortaya çıksın!
Kısa bir süre önce bazı iletişim fakülteleri dekanları ile görüşerek, bu fakültelerimizin radyo ve televizyon yayını yapmalarını engelleyen 3984 sayılı yasaya karşı mücadele vermelerini anımsatmıştım. İletişim fakülteleri dekanlarının bir araya gelerek ve kamuoyu oluşturarak, bu yasadaki çıkmazları ortadan kaldırmaları gerekir. Ama üzülerek belirtmek gerekir ki, şu ana kadar İletişim Fakülteleri bünyesinde sürdürülen radyo ve televizyon yayınları, yasal olmadıkları için bir bir kapatılırken, bu fakülte dekanları olaya sadece seyirci kalabiliyor!
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde üniversiteler radyo ve televizyon yayınları yapabilmektedirler. Bazıları bu yöntemlerle uzaktan eğitim dahi vermektedirler. Ama bizdeki gibi özel kanun çıkarılarak bu faaliyet sadece bir tek üniversiteye (Anadolu Üniversitesi) verildiği görülmemiştir. Anadolu Üniversitesi de sadece TRT’nin yayın donanımını kullanabilmektedir. Yani kendine özgün özel televizyon şirketi, aktarıcılar, vericiler vb. sistemler kurmaya yetkisi bulunmamaktadır. Kendi haklarını başkaları savunmayacaklarına göre, iletişim fakülteleri dekanları en kısa süre içerisinde bir araya gelerek olayı enine boyuna tartışmalı ve iletişim sektörüne eleman yetiştiren bu kurumlar; önlerindeki engelleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıdırlar.